Sayfanın tamamen yükelenbilmesi için tarayıcınızda JavaScript'i aktifleştirmeniz gerekiyor. Mozilla -> about: config -> javascript'i etkinleştir Chrome -> Gizlilik ve güvenlik -> Javascript Cep Telefonu -> Ayarlar -> Web Tarayıcı Ayarları -> Javascript'i Etkinleştir
Nörolojik rehabilitasyon

Sinir Sistemimiz

Sinir Sistemimiz

Sinir Sistemini oluşturan yapılar ve nöron çeşitleri

Sinir sistemimiz nöron adı verilen sinir hücreleri ve glia hücreleri (nöroglia) adı verilen destek hücrelerinden meydana gelmektedir.Nöronlar duyuların algılanması, motor ve emosyonel cevapların oluşturulması, öğrenme ve hafıza gibi fonksiyonların yerine getirilmesini sağlayan hücrelerdir.Bir nöronda temel olarak 4 kısım gözümüze çarpar.Bunlar ; hücre gövdesi, akson, dendritler ve  sinaptik terminallerdir.

Nöronların gövdeleri nucleus ve sitoplazmadan oluşur.Hücre gövdesinin dendrit ve akson denilen iki tip uzantısı mevcuttur.Nöronlarda genellikle birden çok dendrit ve bir tane akson bulunur. Dendritler, nöronlardan gelen impulsların hücrenin gövdesine iletilmesini sağlarken ;aksonlar ise dendritlere göre daha uzun olan hücre gövdesinden gelen impulsların diğer nöronlara veya efektör organlara iletilmesini sağlamaktadırlar. Miyelin kılıfı , aksonlarda impuls iletiminin hızını artıran bir yapıdır. Sinaptik terminaller ,başka nöronların gövdeleri veya dendritleri ile bağlantı kurarlar ve bu bağlantı noktaları sinaps denilen yerlerdir.

Nöron Tipleri

Nöronlar fonksiyonlarına göre duyu ,motor ve internöron olmak üzere 3 tiptir.Duyu nöronları, SSS’ye bilgi getiren bu nöronların periferik uzantıları ,periferik sinir sisteminin afferent bölümünü oluşturur.Fonksiyonel olarak somatik, özel duyu ve visseral diye 3 gruba ayrılırlar.Somatik duyu nöronları deriden gelen ağrı, ısı, dokunma ve basınç gibi duyuları alan nöronlardır.Özel duyu nöronları koku alma ,görme, işitme ve tat alma gibi özel duyuları alan ve bu duyuların algılanmasını sağlayan reseptörler özelleşmiş organlarda bulunurlar. Visseral duyu nöronları; organlardan, salgı bezlerinden ve damarlardan gelen duyuları alan tiplerdir.Ve bu duyular interoceptörler adı verilen reseptörler tarafından alınırlar.

Gel gelelim motor nöronlarımıza … Bu nöronların aksonları Periferik Sinir Sistemi’nin efferent bölümünü oluştururlar.Somatik ve visseral olmak üzere 2 tipten oluşurlar.Somatik motor nöronları, iskelet kaslarını inerve eden alpha, beta ve gamma olmak üzere 3 tipten meydana gelen yapılardır. Alpha motor nöronları extrafusal kas liflerini ,beta motor nöronları intrafusal kas liflerini inerve ederken gamma ise her iki kas lif grubunu da inerve etmektedir. Visseral olan motor nöron grubu ise organlar,bezler ve damarlar gibi istek dışında çalışan yapıların aktivitelerini düzenleyen kısımlardır.

İnternöronlar , aslında santral sinir sistemimizin (SSS) büyük çoğunluğunu bu yapılar oluşturur. Görevi, genel olarak aldığı impulsları SSS içerisinde bir nörondan diğerine taşımaktır.Bu sebepten ötürü SSS dışına çıkmazlar bu yapılar.Golgi tip 1 ve tip 2 olmak üzere ikiye ayrılırlar.Genel olarak internöronlar , duyu ve motor nöronlar arasında yer alarak gelen duyuları analiz ederek motor cevabın koordinasyonunda rol oynarlar.

Şimdi de biraz sinapslardan bahsedelim . Bir nöronun uzantılarının, diğer bir nöronun uzantıları veya hücre gövdesi ile kurduğu bağlantıdır aslında. Sinapslarda ,iki nöronun sitoplazması arasında sinaps aralığı denilen yapı mevcuttur.Sinapslarda iletim ,sinir impulsunun taşındığı aksondan sinaps yaptığı dendrite ,hücre gövdesine veya aksona doğrudur.Nöronlar arasında impuls iletimi nörotransmitter adı verilen maddeler aracılığıyla gerçekleşir . Aksiyon potansiyeli sinaptik terminale ulaştığı zaman , sinaptik veziküllerde depolanmış olan nörotransmitter madde sinaps aralığına verilir .Sinaptik aralığa geçen nörotransmitter ,postsinaptik nöronun transmembran potansiyelini değiştirerek sonuç olarak nöronun uyarılmasını sağlar.Dolayısıyla sinapslarda iletim kimyasaldır.Ek olarak nöromediatör denilen nöronların sentezledikleri nörotransmitterler, nörohormonlar ve etkilerini birçok nöron üzerinde gösteren kimyasal madde türleri vardır .Bir de bazı nöronlar nöromodülatör adı verilen postsinaptik nöron membranında belirgin bir değişikilik oluşturmayan ancak postsinaptik nöronun diğer nöromediatörlere vereceği cevabı değiştiren yapılar sentezlerler.

Glia hücreleri,sinir dokusuna metabolik ve yapısal destek sağlayan hücrelerdir .Bu nedenle bunlar sinir sistemi için özelleşmiş bağ dokusu hücreleri olarak kabul edilebilirler.Ayrıca bu yapıların uyarılabilme gibi bir özellikleri yoktur. Mikroglia ve makroglia olmak üzere 2 gruba ayrılırlar. Mikroglialar, esasen makrofajlardan gelişen SSS içerisinde hasar görmüş veya dejenere olmuş bölgelerdeki hücresel atıkları fagosite eden yapılardır. Makroglialar ise Santral Sinir Sistemin’de astrositler, oligodendrositler ve ependim hücreleri ; Periferik Sinir Sistemin’de ise Schwann hücreleri ve satellit hücreler olarak sınıflandırılırlar. Astrositler, SSS içerisinde nöronların beslenmesi ve kan beyin bariyerinin oluşması gibi önemli fonksiyonlara sahip olan hürelerdir. Oligodendrositler ve PSS içerisinde yer alan schwann hücrelerinin uzantıları ise aksonları saran miyelin kılıflarının oluşturulmasında rol oynarlar.Ependim hücreleri, SSS içerisindeki kavitelerin (ventriküller ve kanalis vertebralis) duvarını döşeyen epitel tabakasını oluşturur. Satellit ise PSS içerisinde gangliyonlar içinde bulunan yapılar için yapısal destek fonksiyonu sağlar.

Santral Sinir Sistemi…

üst kısımdan alta doğru ;

  • Prosencephalon (forebrain)
    • Telencephalon (beyin hemisferleri)
    • Diencephalon ( epithalamus, thalamus, hypothalamus, subthalamus )
  • Mesencephalon (midbrain)
  • Rhombencephalon (hindbrain)
    • Metencephalon ( pons ve cerebellum )
    • Myelencephalon ( medulla oblongata )
  • Medulla spinalis

İşte aslında olaylar ve devamında gelişen durumların altında kocaman bir sistem!!!

Medulla oblongata ,pons ve mesencephalon denilen kısımlar bir araya geldiği zaman beyin sakı adı verilen yapıyı oluşturuyorlar. Proensephalon, cerebellum ve beyin sakı cranium (kafatası ) içerisinde yer alıyorken ,medulla spinalis dediğimiz kısım ise canalis vertebralis adı verilen bölge içerisindedir.

SSS diseksiyonu sırasında aksonların yoğun bir şekilde olduğu bölegeler miyelin kılıfından dolayı açık sarı bir şekilde görünürler ve buraya bundan dolayı substantia alba (beyaz cevher) adı verilir.Nöronların yoğun olduğu bölgeler ise daha koyu renkte gözükür buraya da substantia grisea (gri cevher) adı verilir.

Periferik Sinir Sistemi

SSS dışına çıkan aksonların oluşturduğu periferik sinirler ile SSS dışında olan nöronların toplu olarak bulunduğu gangliyon adı verilen yapılar tarafından oluşturulurlar. Medulla spinalisten çıkan 31 çift spinal sinir ile beyin ve beyin sakından çıkan 12 çift kranial sinir ve bunların dalları periferik sinirleri oluşturur. PSS’ye her bir aksonu en dıştan saran endoneurium adı verilen bağ dokudan oluşan bir yapı mevcuttur. Perinerium ise genellikle birkaç yüz aksonu bir arada sarar ve fasciculus (sinir demetleri) denilen yapıları meydana getirir.Birkaç fasciculusun bir araya gelmesi ile de periferik sinir oluşur.Bir periferik siniri en dıştan saran yapı ise epinerium adını alır.

Somatik duyular, genellikle şuura ulaşan duyulardır.Dokunma ,basınç ,deri ile algıladığımız ağrı ,sıcak ve soğuk duyuları ile kaslar ve eklemlerden gelen hareket ile ilgili duyulara genel somatik duyular denilir. İşitme,görme ve iç kulaktan gelen denge ile ilgili duyular ise özel somatik duyularımızdır. Fonksiyonları otonom sinir sistemi tarafından kontrol edilen organ ve yapılardan gelen ve büyük bir bölümü şuura ulaşmayan duyularımız da genel visseral duyulardır.İç organlardan gelen gerilme ve düz kas spazmı gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ağrı duyusu ise şuura ulaşan genel visseral duyularımızdandır.Koku ve tat duyusu gibi duyular da şuura ulaşan duyularımızdandır.

Reseptörler

Proprioseptörler; aslında adını çokça duyduğumuz ama pek de fikir sahibi olmadığımız bir reseptör grubudur. Genel olarak kasların, eklemlerin ve vücut kısımlarının hareketleri ile ilgili olan kinestetik duyuları ile pozisyon duyularını algılayan reseptör grubudur.Golgi tendon organı,kas incikleri,eklem kapsülü içerisindeki reseptörler ve vestibular reseptörler bu duyularımızla ilgili reseptörlerdir.

İnteroseptörler, genellikle lokalize mekanik stimulasyonlara ve ısıya karşı hassas değildir.Bu reseptörlerin bir kısmı düz kasların aşırı kasılması sonucu ortaya çıkan gerilmeye karşı hassastır.Mesela damarlarımızdaki kemoreseptörler ve baroreseptörler kanın kimyasal içeriğine ve basınca karşı hassas interoseptörlerdir.

Reseptörler fonksiyonlarına göre sınıflandığı gibi yapısal özelliklerine göre de sınıflanabilir . (Serbest sinir sonlanmaları, epidermal sinir sonlanmaları ve kapsüllü sinir sonlanmaları) Serbest sinir sonlanmaları ,vücutta deri, fascia,kas liflerini saran endomysium, tendon, ligament, sindirim ve solunum yollarının epiteli gibi birçok yerde bulunurlar.Derideki ısı farklılıklarına hassas termoreseptörler, hafif dokunmaya hassas mekanoreseptörler,aşırı sıcak ve soğuğa hassas unimodal nosiseptörler ve doku hasarına yol açan stimulasyonlara hassas polimodal nosiseptörler bu gruba dahildir. Epidermal sinir sonlanmaları, epidermisin hemen altında ve genellikle kıl foliküllerinin çevresinde sonlanır.Kapsüllü sinir sonlanmaları ise akson terminallerinin uyarılma özelliği olmayan hücreler tarafından sarılı olmasıyla meydana gelmektedir. Meissner korpüskülleri, kılsız derideki dermal papillalarda ve dil ucundaki mukoza tabakasında bulunurlar ve bu reseptörler dokunma duyusu ile ilgilidirler. Pacinian korpüskülleri ise genel olarak deri ,dış genital organlar, membrana interossea ve periosteumda bulunurlar.Dokunma ve derin dokulardan algılanan vibrasyona hassas yapılardır. Ruffini korpüskülleri, kıllı dermiş tabakasında bulunur.Dermis tabakasındaki kollajenin gerilmesine ve yüzeyel dokulardan algılanan vibrasyona hassastırlar.Golgi tendon organı,kas ve tendon arasındaki geçiş bölgesinde bulunur ve bu reseptörler kas kontraksiyonu ve tendonun gerilmesi ile aktive olurlar.Kas iğcikleri ise kas dokusunda bulunan ve kasın gerilmesi ile aktive olan proprioseptörlerdir.

Somatik ve Otonom Sinir Sistemleri

Sinir sisteminin ,dış ortamdan ve hareket sisteminden gelen duyular ile çizgili kaslara giden motor impulsları taşıyan ve isteğimiz doğrultusunda çalışan bölümüne somatik sinir sistemi diyoruz.Düz kaslar, kalp kası ve salgı bezleri gibi isteğimiz dışında fonksiyon gören organ ve sistemlerden gelen duyular ile onlara giden motor impulsları taşıyan bölüme ise otonom sinir sistemi adını veriyoruz.Otonom sinir sistemi içerisinde genellikle birbirine zıt fonksiyonlar gören veya bir anlamda birbirini tamamlayan sempatik ve parasempatik adları verilen iki kısım mevcuttur.Vücut fonksiyonlarının yerine getirilebilmesi için bu iki bölüm birbiri ile uyum halinde çalışır.Mesela parasempatikler, sindirim sisteminin aktivitesini artırırken sempatik kısmı ise bunu azaltıcı bir tavır sergiler.

 

 

 

Sinir Sistemimiz
5 (100%) 3 vote[s]

Savaş Geyik

Respect and sincerity
GALATASARAY❤
Basketball
Leo

Facebook Yorumları

Bir cevap yazın

Hoşgeldin!

Fizyoterapi.st Platformunu Fizyoterapistler Ve Fizyoterapist Adayları için geliştirdik. Böylece deneyimli Fizyoterapistler, Öğrenciler ve Hastalar bir Çatı altında iletişime geçebilirler ve kendi Profillerini sergileyebilirler.

Türkiye'nin Fizyoterapistleri Resmi Kapak Resmi

Hemen Üye Profilini oluştur, Mezunsan Diploman ve Özgeçmişini Profilinde sergile, İş Verenler ve Hastalar Fizyoterapist Aramalarında şehrinde seni ilk sıralarda bulsun.

Hemen Ücretsiz Kayıt Ol!

WebRitter Webdesign Agentur Zürich